-
1 başından atmak
а) отде́латься, изба́виться от кого; отши́ть когоб) свали́ть с плеч, отде́латься -
2 başından atmak
v. get rid of, brush off, throw off, shunt -
3 başından atmak
шъхьапырыдзын -
4 başından atmak
to get rid of sb/sth, to dispose of sb/sth, to throw sth/sb off, to ditch -
5 throw out
atmak, basindan atmak; hatasi yüzünden atmak, çikarmak; evden atmak; (yasa, öneri, vb.) kabul etmemek; dikkatsizce söylemek; ileri sürmek, sunmak; bozmak -
6 get rid of
başından savmak, kurtulmak, savuşturmak, başından atmak, temizlemek, öldürmek, yakasını sıyırmak, kovmak, savmak* * *kurtul -
7 discard
atmak, iskartaya çikarmak, basindan atmak -
8 brush off
başından atmak, savmak, dikkate almamak* * *fırça ile temizle -
9 weed out
basindan atmak, -den kurtulmak -
10 baş
бас (м)* * *1.1) голова́ тж. перен.başım ağrıyor — у меня́ боли́т голова́
2) головна́я / нача́льная часть (чего-л.)yazının başı — нача́ло статьи́
3) глава́, руководи́тельekip başı — руководи́тель брига́ды
4) верши́на, маку́шка5) голо́вка (чего-л.)çıban başı — голо́вка чи́рья
6) нача́ло (чего-л.)ay başında — в нача́ле ме́сяца
hafta başı — нача́ло неде́ли
7) голо́вка ( при перечислении как счётное слово)beş baş soğan — пять голо́вок лу́ка
otuz baş koyun — три́дцать голо́в ове́ц
8) мор. нос, носова́я часть ( корабля)9) пла́та посре́днику ( при обмене денег)2.1) гла́вный, ста́ршийbaş aktör — веду́щий актёр
2) гла́вный, основно́й3. = başına, başındaparlamentonun baş vazifesi — гла́вная зада́ча парла́мента
у, к, за, о́коло, вокру́гbaşınà üşüşmek — собра́ться, столпи́ться о́коло...; собра́ться, столпи́ться вокру́г кого-чего
iş başına — за де́ло
masa baş ına — за стол, к столу́
ocak başında — у очага́
başta — а) в нача́ле, снача́ла; б) во главе́
baştan — снача́ла, сно́ва
baştan başa — с нача́ла до конца́, целико́м
••- baş ağrısı
- başını ağrıtmak
- başını alamamak
- başını alıp gitmek
- başından aşağı kaynar sular dökülmek
- baştan aşağı
- baştan ayağa
- başından aşkın
- başından atmak
- baş bağlamak
- baş başa
- başını bağlamak
- başında beklemek
- başı belâya girmek
- başını belâya sokmak
- başına bir hâl geldi
- başında bulunmak
- başta bulunmak
- başından büyük işlere girişmek
- baştan çıkarmak
- başına çıkarmak
- başa çıkmak
- başına çıkmak
- başına çorap örmek
- başını derde sokmak
- başı dertte
- başına devlet kuşu konmak
- başının dikine gitmek
- başını dinlemek
- başı dönmek
- başında durmak
- başının etini yemek
- başa geçmek
- başına geçmek
- başta gitmek
- başı göğe ermek
- baş göstermek
- başını istemek
- başına iş açmak
- baş kaldırmak
- baş kaldırmamak
- başını kaldıramamak
- başını kaşımağa vakti olmamak
- başını koltuğunun altına almak
- baş komak
- baş koymak
- başından korkmak
- başını kurtarmak
- başınız sağ olsun!
- başına sarmak
- baştan savmak
- başını taştan taşa vurmak
- baş tutmak
- başı tutmak
- baş üstüne!
- başını vermek
- başına vurmak
- başını yemek
- başı yukarıda
- başı yumuşak
- en başta -
11 baş
1. subst Kopf m; LIT Haupt n; fig Chef m, Leiter m; Anfang m der Woche, des Weges usw; Gipfel m, Spitze f des Berges; MAR Bug m; Schnecke f (an der Geige); Grundlage f einer Sache; Vermittlungsgebühr f; Haupt- (Stadt); Chef- (Arzt); Ober- (Befehlshaber);beş baş soğan fünf Zwiebeln;baş ağrısı Kopfschmerzen m/pl;-e baş ağrısı vermek fig jemandem Kopfschmerzen bereiten;-den baş alamamak überlastet sein (mit); fig sich nicht retten können vor D;baş aşağı auf dem Kopf, kopfüber;baş aşağı gelmek Kopf stehen; kein Glück haben;baş aşağı gitmek eine böse Wendung nehmen, fam schief gehen;baş başa allein, unter vier Augen;baş başa vermek sich zusammensetzen (zur Beratung);baş belası Ungemach n; Person Quälgeist m;baş bulmak ÖKON einen Überschuss haben;baş dayanağı AUTO Kopfstütze f;baş döndürücü fig Schwindel erregend;-le baş edememek nicht fertig werden (mit);baş göstermek erscheinen, auftreten; Aufstand ausbrechen;başım, başın, başı usw eine Umschreibung für die Person selbst;-in baş(ını) göz(ünü) yarmak fig radebrechen A;-e baş kaldırmak sich erheben gegen;-den baş kaldırmamak pausenlos sitzen ( oder arbeiten);-e baş ko(y)mak sich einer Sache (D) hingeben;baş köşe Ehrenplatz m;-e baş sallamak einverstanden sein (mit);baş üstüne jawohl!; zu Befehl!; mit Vergnügen!;-e başa çıkmak fertig werden (mit);başa geçmek an die Spitze treten;başı açık barhäuptig;başı bağlı gebunden (z.B. verheiratet);başı belaya girmek (oder düşmek) in Not geraten;baş çekmek der Initiator sein; ein Spiel leiten;başımla beraber sehr gern;başın(ız) sağ olsun! mein Beileid!;başına pro Kopf; allein, für sich;iş başına an die Arbeit;tek başına ganz allein;başına buyruk selbstherrlich;-i başına geçirmek sich (D) aufsetzen (Mütze usw);bş-i b-nin başına geçirmek jemandem eins auf den Kopf geben;-in başına gelmek passieren D (etwas Unangenehmes);vay başıma gelen(ler)! o weh!;bş-i b-nin başına kakmak jemandem etwas unter die Nase reiben;-in başına vurmak Wein jemandem zu Kopf steigen; Gas usw jemanden ganz benommen machen;bu dert benim de başımda fam das ist auch mein Problem;b-nin başından aşmak Arbeit jemandem zu viel sein;b-nin başından geçmek von jemandem erlebt/durchgemacht werden;başını kesmek köpfen A;başını alıp gitmek sich auf und davon machen;-in başını beklemek jemanden, etwas betreuen/bewachen;-in başını ezmek jemanden unschädlich machen;başını ortaya koymak seinen Kopf riskieren;başını taştan taşta vurmak sich (D) den Kopf einrennen; sich (D) die Haare raufen (vor Reue);-e/… için başını vermek kein Opfer scheuen für;başta taşımak große Ehre erweisen;baştan başa von einem Ende zum anderen; durch und durch; ganz;baştan aşağı von Kopf bis Fuß; gänzlich;baştan çıkmak auf die schiefe Bahn geraten; aus der Fassung geraten;baştan savmak sich um nichts kümmern;baştan savar flüchtig; undeutlich;baştan vurulmuş am Kopf verwundetmasanın başına otur! setz dich an den Tisch!;iş başına! ran an die Arbeit!;başında an (D), bei;masa başında çalışıyor sie arbeitet am Tisch;ay başında (am) Anfang des Monats;-in başında durmak dabeistehen; fam überwachen -
12 abschieben
ab|schiebenII vtdie Verantwortung \abschieben sorumluluğu üzerinden atmak2) ülkeden sürmek; ( ausweisen) sınır dışı etmek;jdn über die Grenze \abschieben birini sınır dışı etmek;unerwünschte Personen \abschieben istenmeyen kişileri sınır dışı etmek, istenmeyen kişileri ülkeden sürmek3) ( loswerden) başından atmak -
13 chuck out
disari atmak, sepetlemek, kovmak; firlatip atmak, kurtulmak, basindan atmak -
14 Hals
jdm um den \Hals fallen birinin boynuna sarılmak;sich jdm an den \Hals werfen ( fam) birinin başına ekşimek;aus vollem \Hals avazı çıktığı kadar;das Wort blieb ihm im \Hals(e) stecken sözü boğazında düğümlendi;er hat viel am \Hals ( fam) işi başından aşkın;bis zum \Hals in Schulden stecken boğazına [o gırtlağına] kadar borç içinde olmak;bleib mir mit deinen Problemen vom \Hals! ( fam) sorunlarınla başımı ağrıtma!;das hängt mir zum \Hals heraus ( fam) bundan bıktım, usandım artık;einen Frosch im \Hals haben ( fam) boğazı gıcıklanmak, gıcık tutmak;einen Kloß im \Hals haben ( fam) boğazına bir yumruk tıkanmak [o gelip oturmak];etw in den falschen \Hals bekommen ( fam) bir şeyi ters anlamak;sie kann den \Hals nicht vollkriegen ( fam) doymak bilmiyor2) (Flaschen\Hals) boğaz3) ( von Instrument) sap -
15 loswerden
los|werdenjdn \loswerden birini başından savmak;einen Gedanken nicht \loswerden, dass...... olduğu aklından çıkmamak -
16 throw off
çıkarmak, üstünden atmak, kurtulmak, başından atmak, çiziktirmek, atlatmak, ava başlamak* * *üstünden at* * *1) (to get rid of: She finally managed to throw off her cold; They were following us but we threw them off.) kurtulmak, atlatmak2) (to take off very quickly: He threw off his coat and sat down.) çabucak çıkarmak -
17 shake off
-den kurtulmak, kaçmak, basindan atmak, silkip atmak -
18 throw off
üstünden atmak, basindan atmak, kurtulmak -
19 избавляться
несов.; сов. - изба́витьсяkurtulmak; kendini kurtarmak; başından atmak / savmak; atlatmak ( отделываться); yakayı kurtarmak / sıyırmak; kendini sıyırmak; sıyrılmak (выворачиваться, сваливать с плеч)изба́виться от боле́зни — (yakaladığı) hastalıktan kurtulmak
избавля́ться от опа́сности — tehlikeyi atlatmak
он ника́к не мо́жет изба́виться от спле́тен — dedikodudan bir türlü yakasını kurtaramıyor
-
20 отделываться
несов.; сов. - отде́латься1) ( избавляться) kurtulmak, atlatmak, başından atmak / savmakот тебя́ не отде́лаешься! — senden kurtuluş yok!
2) atlatmakотде́латься небольши́ми сса́динами — kazayı ufak sıyrıklarla atlatmak
легко́ / дёшево отде́латься — ucuz kurtulmak
См. также в других словарях:
başından atmak — 1) yapılması güç bir işi yapmaktan kendini kurtarmak Madem bunları siz kendi başınızdan atmak istiyorsunuz, emanet olarak şu masaya bırakın. S. Birsel 2) sürdürülmesi gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermek Hilmi Efendi yi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırtından atmak — başından savmak veya birinin, bir şeyin sorumluluğunu, yükünü üzerine almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçı kılmak (veya atmak) — gelinin başından çiçek, şeker, arpa, para vb. saçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
kol — is., anat. 1) İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm 2) Vücudunun bu bölümünü saran bölümü Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. O. C. Kaygılı 3) Makinelerde tutup çevirmeye,… … Çağatay Osmanlı Sözlük